KEREM BURSIN


                                                                KEREM BURSİN



Güneş'i Beklerken dizisinde popüler ve şımarık lise öğrencisini canlandıran Kerem Bursin, yıllarca Amerika'da yaşadığı için farklı bir aksana sahip, spor yapmasının etkisiyle çoğu yaşıtına kıyasla fazlasıyla fit ve poz verirken profesyonel bir model gibi kendinden çok emin.

Güneş'i Beklerken dizisinde kendi adıyla 
bir lise öğrencisini canlandıran Kerem Bursin, dizi için pılını pırtısını toplayıp Türkiye'ye gelmiş. Amerika'dayken farklı yapımlarda rol aldığından dolayı (bunlardan biri de Eric Roberts'la birlikte oynadığı TV filmi Sharktopus) oyunculuğunu konuşturuyor. Çekimimizin maskotu sevimli Alman kurdu ile olan yakınlığı ise hepimizi şaşırttı. Çünkü durmadan havlayan bir köpeğin yanında bile sakinliğini koruyarak poz verdi. Spor salonunda kendisinden tişörtünü çıkarmasını istediğimizde ise spora olan ilgisini gördük! Canlandırdığı zengin ve şımarık çocuk nasıl bir değişim gösterir bilmiyoruz ama Bursin'in mütevazi ve canayakın tavırlarının zamanla değişeceğini sanmıyoruz.





Güneşi Beklerken'de canlandırdığınız karakteri izledikten sonra, nasıl bir çocukluk geçirdiğinizi sormadan edemeyeceğiz. Kaç kardeşsiniz? Ailenizle aranız nasıl?

-Bir ablam var. Ailem hayatımdaki en değer verdiğim varlığım. Benim için çok önemliler ve çok yakınız. Bir ailenin nasıl olması gerektiğini bana gösterdiler.

Amerika'da Boston'da okuduğunuzu ve okulu bitirdikten sonra Los Angeles'a yerleştiğinizi biliyoruz. Oraya da bir anda gitmemişsiniz. Pek çok ülkede yaşamışsınız. Biraz bahseder misiniz?

-Çocukluğumdan beri ortalama her üç senede bir başka bir ülkede yaşadım. Bu nedenle dünyanın değişik köşelerinde, kültürlerinde ve insanlarıyla yaşama şansı buldum. Bu da ister istemez kişiliğime ve kimliğime çok şey kattı. 

Amerika'da neler yaptınız? Ne oldu da Türkiye'ye dönmeye karar verdiniz?

-Bu kararı vermemde Gaye Sökmen'in büyük bir payı var. Bunun dışında, hayatım boyunca değişik ülkelerde Türk kimliğimi gururla taşıdım. Türkiye'de yaşama isteği bana içeriden gelen bir özlemdi; içgüdü diyelim. Kişisel gelişim benim için çok önemli ve İstanbul'un renkliliği, karakteri hem bana hem de oyunculuğuma çok şey katacak, eminim. 

Amerika'yı özlüyor musunuz yoksa buradaki hayatınızdan memnun musunuz?
-Amerika'dan çok, oradaki arkadaşlarımı özlüyorum. İstanbul'da doğdum ve ailemin büyük bir kısmı burada yaşıyor. Kendimi evimde hissediyorum. İstanbul'da yaşıyor ve çalışıyor olmak çok tatmin edici. Burada çok mutluyum. Tabii ki her yer gibi artıları eksileri var ama Boğaz'a bakınca, Beyoğlu'nda yürüyünce, manavla sohbet edince her şeyi unutup dünyanın en güzel şehrinde bulunduğum için kendimi çok şanslı hissediyorum. 

Yaz sezonunda dizi çekmek zor değil mi? Hiç tatil yapmayacak mısınız? 

-Açıkçası tatil hiç aklımdan geçmedi. İnsan sevdiği işi, sevdikleriyle yapınca en büyük tatil bu oluyor bence. 

Kendinize özel bir zamanınız olduğunda ne yapmayı tercih ediyorsunuz?

-Bu tabii ki gününe göre değişir ama genelde "özel zamanım" kendime ayırdığım zamandır. Müzikle olsun, yazmakla olsun veya sporla olsun değişik projelerim var. 

Yaşınız bir lise öğrencisi olamayacak kadar büyük ama dizide göze batmıyorsunuz. Sizce sebebi nedir?

-Tıraş oluyorum; sanırım sebebi o! Senaryoyu okuduğumda ilk aklıma gelen şeylerden biri buydu. Acaba inandırıcı olur muyum diye düşündüm. Ama sonuçta yirmili yaşlar oyunculuk anlamında esnek bir yaş ortalaması. 

İlk bölümün yayınlanmasıyla birlikte genç kadınların da favorisi oldunuz. Tanınıyor ve beğeniliyor olmak nasıl bir his?

-Kendi içimde öyle bir şey hissetmiyorum. O yüzden bilmiyorum.

 

Türkiye’de hiç aşık oldunuz mu?
- Hayır, hiç aşık olmadım.
* Olmak ister miydiniz?
- İstanbul’da aşık olmayı çok isterim. Burası o kadar romantik bir şehir ki… Teksas’ta aşık oldum; ama oradasadece belirli şeyler yapabiliyorsun, gittiğin yerler de belli. Burada aşık olmak çok daha güzeldir. Bir sevgiliylegidecek o kadar çok yer var ki, say say bitmez. İstanbul’a ilk taşındığımda en sevdiğim şey, sabah dörtte sokağa çıkıp yürümekti. O sessizlik, sokakların enerjisi, her yerde tarihi görüyor ve hissediyorsun. Bir kızın elini tutup da bu sokaklarda yürümek ne keyifli olur. Bir de Teksas’a bak… Kıyaslanamaz.
Sevgiliniz olsa ve sizin zengin, yakışıklı, popüler bir liseliyi canlandırmanızdan dolayı sizi kıskansa tepkiniz ne olurdu? 

-Genel anlamda aşırı kıskançlığı itici buluyorum. Bana ve kendisine güveni olmayan birisiyle beraber olabileceğimi düşünmüyorum. Beni tanıyanlar işimi ne kadar ciddiye aldığımı bilir ve işime karşı anlayışlı olamayacak biriyle beraber olmak imkansız olurdu. Sonuçta herkesten çok sevgilimin beni destekleklemesini ve ne olursa olsun yanımda olmasını isterim.

       


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

ESKISEHIR

LEE JONG SUK

MY MAD FAT DİARY'NİN YAKIŞIKLISI NİCO MİRALLEGRO